-
Bu Coğrafyadan Bir Ceren Geçti: Komutan Ceren Güneş Ölümsüzdür!
“Bu sessizliğe bir çığlık gerek diyordu / Korkunun yüreğine korkular salacak / Ölümleri çaresiz kılacak bir çığlık / Bir geleneği tohum tohum ekip toprağa / Enginleri baştan sona saracak bir çığlık” Devrimci Komünarlar Partisi/Birlik MK üyesi Ceren Güneş (Özge Aydın) yoldaşımızı, sömürgeci faşist Türk devletinin saldırılarına karşı, enternasyonalist savaşçılar ve Türkiyeli-Kürdistanlı devrimcilerle birlikte, Serakaniye-Til Temir hattındaki savaş mevzilerinde direnirken, 3 Kasım 2019’da ölümsüzleşti. Ceren Güneş, MLKP savaşçısı Demhat (Kerem Pehlivan) yoldaşımızla birlikte kurulu düzeninin faşist işgal hamlesine karşı; Türkiye halklarının, yalnız işgalin ve yağmacılığın destekçilerinden ibaret olmadığını göstermiş, halkların özgürlük ve kardeşlik değerlerinin…
-
Bu Çağın Dilanı Rojava Devrimi: İşgal Saldırısına Karşı Dimdik Ayakta!
Başfaşist Erdoğan, önünü alamadığı siyasi, ekonomik, toplumsal çözülüşünü yine Rojava topraklarına saldırarak; işgal, talan, yağma, katliam vb. en iyi bildiği yöntemlere başvurarak, tahkim etmeye girişmiştir. Faşizmin bu çok yönlü kuşatması, başta Rojava olmak üzere, kendine devrimciyim diyen, bunu beyan eden yahut bin yıllardır edemeyip bizden aldığı cüret ve kararlılıkla dimdik duran, işgali-katliamı insanlık onuruna yakıştıramayıp ses çıkaran tüm insanların etrafındadır. Sürecin bu yönü tüm çıplaklığı ile kavranmalıdır. Bu kuşatmayı yarmak üzere, şimdi cephelerde kan ter içinde savaşanlar var: Yoksul Kürt ve Arap halklarının evlatları, Nubar Ozanyan’ın soydaşları, Süryaniler, Türkiyeli devrimciler, Komüncüler, Paris Komünü’nün solukları rüzgârla bir hırçın enternasyonalleri… Burada yaşananlar; burada kalamayacak kadar akışkan ve dipdiri. Bu iyi bilinsin! Burada…
-
Kavga Dostu, Siper Yoldaşı 4 MLSPB’li Yoldaşımız Ölümsüzdür!
AKP rejimi, dün DAİŞ; bugün MHP ve kontrgerillada somutlaşan ortaklarıyla, an be an, Türkiye ve Kürdistan halklarının üzerinde, faşist tahakkümü uygulamaya devam ediyor. 20-24 Temmuz’dan bu yana her alanda sürekli artan ve 15 Temmuz’un kılıfı ile yavaş yavaş pik noktasına doğru yükselen faşist tahakküm, “Fırat Kalkanı” “Afrin Harekâtı” ve son olarak tüm Rojava’ya dönük gerçekleştirilen işgal girişimleri ile ulaşabileceği en uç noktaya ulaşmış bulunmakta. En ufak bir irtifa kaybından ödü kopan rejim, bu psikolojik buhranla gün geçtikçe daha da saldırganlaşıyor. Bu saldırganlık, sadece Kuzey ve Doğu Suriye ile sınırlı kalmamakta elbette. Can düşmanı olarak gördükleri KÖH’ün tüm kazanımlarını, gerek soykırarak, gerek işgal ederek, katliamlar yaparak yok etmek üzere çabalıyorlar. Yine…
-
15 Ağustos Atılımı, Birleşik Devrim Mücadelemizin de Tarihidir
“PKK, sonu gelmemiş bir roman, bir şiir, bir türkü”yse şayet, Komutan Agit, 15 Ağustos atılımının baş aktörü olarak, bu sonu gelmemiş romanın giriş bölümünü yazandır. Bu şiiri, bu türküyü en güzel yerinden başlatandır. Zamanın akıp gidişinde bazı anlar vardır, zamanı büker dertop eder ve artık zaman başka bir şekilde akar. Bu anlar, bir tarihtir ve artık onun üzerine kurulur bütün ondan sonra gelen her şey. 15 Ağustos atılımı böyle bir zamana denk düşer. Katliamlardan zulümlerden geçirilen Kürt halkının kendi kimliğini ve özgürlüğünü kazanacağı günlerin inancıyla, halkının gerçekliğini o gerçekliğin iç burkucu yönünü hisseder Komutan Agit. Ve bilir ki, gerçekliğin kendisi, onun verdiği acı ancak direnişle, ancak ateş olup savaşın orta…
-
Çağın Devrimciliği, Atakan Mahir’den Mehmet Ali’ye Zamana Meydan Okuyor!
Birleşik devrimin öncü savaşçısı, Mehmet Ali Kasırga yoldaşımız, bir yıl önce bugün, Atakan Mahir ve yoldaşları ile birlikte, Dersim Pülümür dağlarında ölümsüzlüğe ulaştı. Karadeniz köylerinden Sinop’ta lise koridorlarına, oradan da üniversite kampüslerine ve barikat mücadelelerine uzanan Mehmet Ali yoldaş, devrimci kararlılığı ve öncü duruşuyla, biz Komünarlar’a rehber olmaya devam ediyor. Mehmet Ali yoldaş Sinop’un köylerinde büyümüş, Çerkes bir devrimciydi. Devrimci bir ailenin içinde büyüyen Mehmet Ali yoldaş, Sinop’ta lise okurken mücadele saflarına katılmıştı. Daha sonra üniversiteyi kazanıp gittiği İstanbul’da da, hiç hız kesmeden mücadelesine devam etti. İstanbul onu, cana yakınlığı ve mizansen tavrıyla ama en çok da, barikatlarda ve sokak kavgalarında taviz vermeyen duruşuyla tanırdı. O, tam da bu duruşa…
-
Komünarlar, Tıpkı Ulaş Gibi Özgürlüğe Koşuyor
Bundan tam iki sene önce, Komünar kopuş atağının kurucu öncülerinden Ulaş Adalı, devrimci savaş alanlarında ölümsüzleşti. Lise koridorlarından, üniversite kampüslerine; işçi grevlerinden, barikat barikat yürütülen sokak çatışmalarına; Kobané’den Cizire’ye, Haftanin’den Gare dağlarına değin uzanan bir mücadele pratiğini bizlere miras bırakan Ulaş yoldaş, bugün biz Komünarlar’a, bir rehber olmaya devam ediyor… Bursa’da bir liseli olarak mücadele safları ile tanışan Ulaş yoldaş, öne çıkan, yol açan, yoktan var eden duruşu ve kararlığıyla, kendi mücadele hattının genel karakterini daha o günden belirlemişti. Lise koridorlarından çıkıp gelen Ulaş yoldaş, Ankara ve Mersin’de üniversite kampüslerine, oradan da İstanbul sokaklarına uzanarak, tam da “Kobané düştü, düşecek” denilen günlerde, güçlü bir itirazla Rojava topraklarına geldi. Burada, taviz…
-
Halkların Özgürlük Ateşi Rojava’da Büyüyor!
Halkların özgürlük ateşi, 2012’den bu yana Rojava topraklarında yanmaya devam ediyor; daha da güçlenerek, daha da büyüyerek. Olması gereken zamanda, olması gereken yerde olmayı bilenler, tarihi yeni baştan yazarlar. Tıpkı emperyalizmin işbirlikçisi faşist çetelere karşı durmayı bilen bir avuç devrim savaşçısının duruşu ile bütün bir dünyayı sarsan bir direnişin, devrimin inşa edilmesi gibi. Bu topraklarda zulme, sömürüye ve faşizme karşı direniş bir kıvılcım gibi düştü, yalım yalım alevlenenerek bugüne; sınırları, ulusları aşarak koca bir özgürlük ateşine dönüşerek geldi. Bu özgürlük ateşi dünyayı, egemenlerin düzenini sarsmaya devam ediyor. Öyle ki başta faşist Türk devleti olmak üzere Rojava’yı işgal tehditleri ve hazırlıkları yoğun bir şekilde sürdürülüyor. AKP iktidarı, en büyük ortağı IŞİD…
-
İÇERİDE VE DIŞARIDA, DKP’NİN DEVRİM VE BİRLİK EKSENİNİN, SÜRDÜRÜCÜSÜYÜZ!
DKP, kopuş çizgisini keyfi bir tercih olarak değil, mevcut dünya ve Türkiye, Kürdistan gerçekliği ve var olan düşük düzey solculuğun eleştirisi üzerinden, yeni bir devrim programı ve stratejisini var etmek için yola çıktı. Bizatihi, kopuşun kendisini bir devrim olarak anladı. Kendisini içe ve dışa doğru büyük bir devrim hamlesi olarak geliştirmek istedi. Çıkış için sorunlarımıza bütünden bakmak zorundayız. Kopuş çizgimiz Rojava’ya çıkış ve silaha sarılmak olarak anlaşılırsa eksik anlaşılır. Devrim ve devrimcilik bir noktaya ayak basarak icra edilir ama evrensele yaslanmayan devrimcilik kısırdır, dünyaya bakamayan devrimcilik çıkışsızdır. Kopuşumuzun ilk ayağı dünya gerçekliği üzerinden teorik düzlemde kuruldu. Henüz tam olarak görülmese de, dünya, Latin Amerika’dan, Güney Asya’ya bütün kıtaları saran, Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika’nın derinliklerine uzanan sancılı ve…
-
1 Mayıs; Ekmeğe ve Özgürlüğe Aç Olanların Kavga Günü
Tüm dünyada farklı diller farklı ezgilerle emeğin şarkısı yükseliyor. Diktatörlükleri kabul etmeyen halklar, uçurum gibi eşitsiz dünyada yaşamak istemeyenler, erkek şiddetine ve erkek egemenlikçi kapitalist sisteme karşı biraraya gelerek güçlenen kadınlar hepsi bu şarkıyı; eşit, özgür, sınıfsız, sömürüsüz günlerin şarkısını söylüyor. Emeğin ve özgür günlerin şarkısı direniş sloganlarıyla bezeniyor, Türkiye ve Kürdistan’da olduğu gibi. 1 Mayıs, hem tarihsel anlamı, hem işçi sınıfı mücadelesi, hem de siyasal sürece emekçilerin müdahalesi açısından sınıfa karşı sınıf ekseninde karşı karşıya gelişin olduğu bir gün. Her dönem olduğu gibi bugün de, rantın-yolsuzluğun-talanın ve yağmanın derinleştirdiği ekonomik krizin faturası emekçilere kesilmektedir. Yapısal reform paketi altında sunulan yeni sömürü planlamaları; “emekçi sınıflar, daha fazla nasıl kamburlaştırılabilir?” sorusunun…
-
Ya Bir Yol Bul, Ya Bir Yol Aç: Kaypakkaya’yı Anmak ve Anlamak!
“Munzur’un dağlarından Vartinik’in tepesine Bir ses yükselirdi: Ali haydar Ali Haydar… Ve o ses diyor ki: Biz ezilen halklar uğruna adamışız kendimizi Zulüm azrail olsa bile hep hakkı tutacağız! Mukaddes davalarda ölüm güzel şey…” Bu mukaddes dava, bugün Kaypakkaya’nın yıldızlara karışışının 47. yılında dimdik ayakta!.. Onu anlamak, onu anlatmak yüreklerini betimsiz sevdalarla doldurmuş olanların işidir. Onu anlamak, ‘71 kopuşunu, Mahirleri, Denizleri anlamaktır. Onlar dönemin revizyonist-reformist solculuğuna kazan kaldıran cüretin, gençliğin, arayışın önderleridir. Dünyayı sarsan devrimci dalgaya eş çarpıyordu yürekleri; ‘68 hareketinde, Filistin’de, Che’nin Latin Amerikası’nda, Vietnam’da, Afrika’da-Asya’da emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı gelişen tüm ulusal kurtuluş mücadelelerinde, tüm devrim provalarında… Kantinlerde, amfilerde, köylerde, emekçi mahallelerinde, fabrikalarda bir yanda Mahir bir yanda…